FELSEFENİN ANLAMI
Felsefe kelimesi Yunanca'da philo(sevgi) ve sophia (bilgelik) kelimelerinin yan yana gelmesinden oluşuyor... philosophia (bilgelik sevgisi). Yunanlı düşünürler için "Bilgiyi sevmek, bilginin peşinden koşmak" anlamını taşır...
Philosophia ( felsefe ) kelimesini ilkin kullanan Pythagoras’tır. Pythagoras kendine philosaphos (filozof) dermiş. Çünkü ona göre bilgelik, tam ve eksiksiz doğru yalnız tanrılara yakışır. İnsan bilgeliğe ulaşamaz, ancak onu sevebilir, sadece ona ulaşmağa çalışır.
Buna göre philosophia durup dinlenmeden bilgiyi, doğruyu arama işidir. Düşünme ile olsun deney ile olsun burada varılmak istenen şey, “doğru”dur, “hakikat”tir. Felsefe doğruya ulaşmak ister, bunun için uğraşır. Eldekilerini bu amacı bakımından sürekli sorgular eleştiren bir süzgeçten geçirir. Kısaca philosophia bilgiyi bir sevmedir, ona varmak özleyişiyle yola düşme, onu elde etmek için bir çabadır. Jaspers’in deyimiyle “hep yolda olmak”tır.
Felsefe bir düşünce faaliyetidir. İnsanın soru sorabilme yeteneğine dayanır ve bu bağlamda, o belirli türden sorular hakkında belirli bir türden düşünme faaliyetidir. Felsefeyi tüm diğer disiplinlerden ayıran en önemli özelliği, felsefenin bu türden sorular üzerinde düşünürken, mantıksal argüman ya da akil yürütmeye dayanmasıdır. Buna göre, filozoflar, bu mantıksal akıl yürütmeleri ya kendileri yaratırlar ya da başkalarının akıl yürütmelerini eleştirirler. Filozoflar, ayni zamanda bu akıl yürütmelerin temelinde bulunan kavramları analiz eder ve açıklığa kavuştururlar.
Felsefi düşünce, araştırmaya ve eleştirel bir tavra dayanan bir düşüncedir. Felsefi düşünce, şeylerin niçin olduklarını merak eden, hayatı bütün boyutlarıyla görmeyi, yaşamın bütün boyutlarını göz önünde bulundurmayı bilen, açık ve sorgulayan bir zihnin ürünüdür.
Felsefi düşünce, ayrıca çözümleyici ve kurucu bir düşüncedir.
Felsefeyi felsefecilere göre tanımlayacak olursak;
Felsefe, “hep yolda olmaktır.” Karl Jaspers
“Bildiğimiz bir şey var ki hiçbir şey bilmediğimdir” diyen Sokrates’in deyimiyle “felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.”
Kapısına “geometri bilmeyen giremez” diye bir yazı yazan akademia okulunun kurucusu Platon’un deyimiyle “doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.”
“ Dostluk ile doğruluk arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsan sen doğruluğu seç” diye nasihatte bulunana Aristotales’e göre felsefe, "İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir."
“Hayatında komşun fark ettiği zaman utanacağın bir şey yapma” diyen Epikuros’un deyimiyle felsefe, "Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir."
“Anlamak için inanıyorum, inanmak için anlıyorum.” İfadesiyle S. Augustinus’un tanımıyla felsefe, “tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir.”
"İnanılanı anlamaya çalışmaktır." Anselmus
"İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır." Abaelardus
"Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır." A. Thomas
"Eleştiridir." Campanella
"Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir." F. Bacon
"Felsefe yapmak doğru düşünmektir." T. Hobbes
"Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için." Descartes
"Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir." Spinoza
"Gerçekte doğru olanı algılamaktır. Felsefe göklerden yere inerek, beş duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir." Leibniz
"Bütün düşüncelerimizin duyumlarımız ile gerçek alemden geldiğini kanıtlamaktır." Locke
"Felsefe duyumların bilgisidir." Condillac
"İnsan zihninin mahiyetini incelemektir." Hume
Felsefenin Gereği
Çünkü felsefe, insanlara düşünme sanatını öğreten bir etkinliktir. İnsanı insan yapan, hayvanlardan, bitkilerden ve diğer varlıklardan ayıran özelliği, akıl sahibi bir varlık olarak düşünmesi ve düşündüğünü değişik biçimlerde diğer insanlara aktarmasıdır. felsefe, insanların meraklarından ve hayretlerinden doğmuştur. Bu merak ve hayret, onun doğasındaki düşünme yetisini harekete geçirmiştir. İnsanlar herşeyden önce kendi var oluşlarına şaşarlar. Felsefe, bu şaşkınlığın oluşturduğu sorulara düşünce yoluyla cevap aranması sonucu oluşur. Yani felsefe insanın aklını veya diğer düşünme yetilerini kullanarak var olan hakkındaki merak ve hayretine cevap arama etkinliğidir.
Felsefe öğrenmenin bilimler gibi insan yaşamına doğrudan katkısı olmayabilir ancak dolaylı olarak insan yaşamını etkiler. Bilgi pratik yaşamda kullanıldığı oranda önem kazanır.
Felsefi bilgi:
- insanın dünyaya bakış açısını değiştirir olaylara eleştirici ve sorgulayıcı yaklaşmamızı sağlar.
- Hoşgörü kazandırır ve insanı olgunlaştırır.
- İnsanın anlama ve gerçeği görme ihtiyacını karşılar.İnsanın çevresinde olup bitenleri körü körüne kabullenmeyip her şeye eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşmasını ve böylece kendi akıl ve düşünce gücüyle olayları anlamasını sağlar.
- Kişiye kendi görüşlerinden başka görüşlerin de olabileceğini, başkalarının da doğru düşünebileceğini gösterir başkalarının görüşlerine saygı duymayı onlara karşı hoşgörülü olmayı kazandırır. Düşünceyi ifade etme özgürlüğünün önemini kavratır.
- Evreni ve insanı düşünce temelinde sorgularken, bilimlere ışık tutar bilimlerin gelişmesine yol gösterir.Bilimlerin gelişmesinin dinamiğini oluşturur.
- Bilgi toplumu haline gelmemizde, bilginin üretilmesinde katkıda bulunur.
- Toplumsal yaşam içerisinde başka insanlarla iletişim kurma, onları anlama ve sorunlarını paylaşmada yardımcı olur
Geçmişten Geleceğe Felsefenin Fonksiyonu
Felsefe eski yunanda doğa filozoflarıyla başlamıştır. Thales, Anaximandros, Anaximenes, Herakleitos, Parmenides Pisagor Demokritos gibi ilk filozoflar varlığı merak etmişler evrenin nasıl ve nerden oluştuğu sorularına cevap aramışlardır. Hepsinin evrenin ilk öğesi (arkhesi)nedir diye sorduklarını görürüz. Evrenin ilk maddesi; Thales’e göre; su Anaximenese göre Hava Herakleitosa göre Ateş Demokritosa göre Atomdur. Daha sonra varlık ve arkhe sorunun çözümsüzlüğünü gören ilk çağ filozofları sofistlerle birlikte insana yönelmişler, insan ve sorunları üzerine tartışmışlar açıklamalar getirmişlerdir.
Sokrates,Platon ve Aristoteles kendilerinden önceki görüşleri toparlayarak daha bütüncül felsefi sistemler kurmuşlardır.
Antik yunanın hemen ardından Hellenistik felsefe dönemi başlamıştır İskender’in doğu seferinde doğu ve batı felsefesinin tanışması sağlanmıştır. Bu nedenle Hellenistik felsefe doğu felsefesinin kısmi etkilerini taşır. Hellenistik Felsefe döneminde yaşamın amacını, insanın mutlu olmasının yollarını araştıran Epikürosçuluk, Stoacılık, Septisizm gibi akımlar doğmuştur.
Roma İmparatorluğunun kurulmasıyla doğu ve batı felsefelerinin senteze doğru gittiğini görürüz. Roma felsefesinde; doğu mistisizmiyle platon idealizmini uzlaştıran Plotinos yeni platonculuk akımını kurmuştur.
Ortaçağa gelindiğinde batıda Hristiyanlığın yaygınlaşmasıyla felsefe ve akıl,dinin hizmetine girmiş Platonla hristiyanlığın uzlaştırıldığı skolastik felsefe, döneme damgasını vurmuş; din merkezli teokratik ve dogmatik nitelikli skolastik felsefe, batıda bilimde felsefede duraklamaya hatta gerilemeye yol açmıştır. Ortaçağda; Ticaret amacıyla batıya seferler yapan Müslümanların, İlkçağ Yunan dönemine ait eserlerle tanışmaları, İslamiyetin ilime, akla ve öğrenmeye verdiği önem neticesinde onları alıp getirmeleri; Ayrıca orada kilisenin baskısından kaçanların ticaret kervanlarıyla doğuya gelmeleri sonucu oluşan kültürel alışveriş neticesinde, İslam dünyası bilim ve felsefede altın dönemini yaşamıştır. İslam dünyası Felsefede, Farabi ve ibn-i Rüşd; Bilimde, İbn-i Sina, Harezmi, Biruni gibi ünlü düşünürlerini yetiştirmiştir. Batı; islam dünyasındaki felsefi ve bilimsel gelişmelerin etkisiyle kendi geçmişini hatırlayınca Rönesans ve Reform hareketlerini yaşamış ve uzun mücadeleler sonucu yeniden felsefe ve bilime yönelmiştir. Bu dönemde Kopernik, Kepler, Galilei, Newton’un buluşları kilisenin otoritesini sarsmış, bilim yeniden güncelleşmiştir.
20 Y.Y. a gelindiğinde felsefenin salt soyut bir uğraş olmaktan çıkması gerektiği görüşü önem kazanmış ve insanı toplum ve çevresi ile bağlantılı bir varlık olarak ele alan diyalektik materyalizm, pozitivizm, pragmatizm, fenomenoloji ve egzistansiyalizm gibi akımlar doğmuştur. Özellikle pozitivizmin bilimi felsefenin temeline koyan yaklaşımının etkisiyle bilim felsefesi güncelleşmiş modern mantık çalışmaları dil çözümlemeleri yeni pozitivizmle birlikte felsefede yeni bir uğraşı alanı olmuştur.